Diş hekim hangi bölümde ?

Damla

Yeni Üye
Diş Hekimi Hangi Bölümde? – Bir Hikâye Üzerinden Birlikte Keşfedelim

Merhaba sevgili forum üyeleri,

Bugün sizlere, hepimizin biraz farklı bakabileceği, farklı çözüm yolları arayabileceğimiz bir soruyu anlatmak istiyorum. Bu soruyu, bir arkadaşımın ilginç diyalogları üzerinden keşfedeceğiz. Hem biraz gülelim, hem de düşünelim. Hazır mısınız?

Hikayenin Başlangıcı: Bir Soru ve Bir İroni

Serkan, diş hekimi olma yolunda ilerleyen bir arkadaşım. Bir gün ona, "Diş hekimliği hangi bölümde?" diye sordum. Sorumu biraz sorgulayan bakışlarla, uzun bir süre sessiz kaldı. Sonra birden ciddi bir şekilde cevap verdi: "Hangi bölümde derken?"

Ben de biraz şaşırarak, "Yani, tıpta hangi alanda? Diş hekimliği hangi branşa giriyor, senin çalışma alanın ne oluyor?" dedim. Serkan bir an düşündü, derin bir nefes aldı ve ardından bana şu cevabı verdi: "Evet, aslında diş hekimliği tıbbın farklı bir alanında yer alıyor. Ama sadece dişler değil, ağız sağlığı, çene, diş etleri gibi birçok faktörü kapsayan bir uzmanlık."

İronik olan ise, Serkan’ın bu kadar net cevap vermesi aslında onun, bir yandan da tıbbın bir parçası olmasına rağmen çoğu insanın bu konuda kafa karışıklığı yaşamasıydı.

Kadınlar ve Erkekler, Farklı Bir Perspektif

İşte bu noktada, kadınlar ve erkekler arasındaki farklı çözüm odaklılık ve empatik yaklaşımları fark ettim. Serkan'ın cevabından sonra, daha önce bu konuyu bir arkadaşım olan Elif ile konuştuğumu hatırladım. Elif bir diş hekimiydi ve diş hekimliğinin bir "sanat" olduğunu düşünüyordu. Bu mesleği sadece tıbbî bir bilim olarak değil, estetik, empati ve tedavi süreçlerinin birleştiği bir alan olarak görüyordu.

Elif’in yaklaşımı tamamen ilişkisel ve empatikti. O, sadece dişleri değil, insanların hislerini, tedaviye duydukları korkuları da tedavi ediyordu. O yüzden, her hastasına ayrı bir özen gösteriyordu. Çene yapısından, diş yapısına kadar her şeyin önemli olduğunu vurguluyordu. Elif’in düşüncesi ise şu şekildeydi: "Diş hekimliği, sadece tıbbî bir süreç değil; aynı zamanda bir insanla doğru iletişim kurarak onların güvenini kazanma sanatıdır."

Serkan’a göre ise, diş hekimliği daha çok çözüm odaklı bir meslekti. O, öncelikli olarak işin stratejik kısmını düşünüyordu. İnsanın ağzındaki sorunları çözmek, doğru teknikle tedavi etmek ve her hastanın en kısa sürede iyileşmesini sağlamak ana öncelikleriydi. Çoğu zaman Elif’in empatik yaklaşımlarına hayran kalsa da, kendi tarzının daha çok sonuç odaklı olmasından rahatsız değildi.

Erkek ve Kadın Perspektifinin Karşıtlığı: Serkan ve Elif’ten Öğrendiğimiz

Bir süre sonra, Elif ve Serkan’ı karşılıklı dinlerken fark ettim ki, bu iki yaklaşım aslında birbiriyle çelişmiyor; aksine tamamlayıcı. Serkan’ın "tedavi sürecini hızlandırma" amacı, bazen Elif’in "hastanın duygusal güvenliğini sağlama" yaklaşımını gereksiz kılmıyordu. Bu iki tarzın birleşmesiyle, aslında daha sağlıklı ve kalıcı tedavi süreçleri doğabiliyordu.

Bir hastanın tedavisini düşündüğümüzde, Serkan’ın yaklaşımı sadece hızlıca çözüm üretmekle ilgiliydi. "Bir sorun varsa, bunu en iyi nasıl çözerim?" diye düşünüyordu. Ancak Elif’in bakış açısı daha genişti. Hastanın korkuları, ağrıları, tedaviye karşı duyduğu endişeler de tedavi sürecinin bir parçasıydı. O yüzden dişlerin yalnızca fiziksel sağlığı değil, ruhsal iyileşme de önemliydi.

Birleştirici Yön: Kadın ve Erkek Bakış Açıları

Peki, bu iki farklı bakış açısını nasıl birleştiririz? Birisi çözüm odaklı, diğeriyse ilişkisel. Aslında bu ikisi birbirini tamamlar. Eğer bir diş hekimi hem teknik olarak doğru tedaviler uygular hem de hastanın endişelerini, korkularını anlayarak ona güven verir ve iyileşme sürecini desteklerse, her iki dünyayı bir arada yaratmış olur. Bu noktada Elif’in empatik yaklaşımının ve Serkan’ın çözüm odaklı stratejilerinin birleşmesi, diş hekimliğini bir üst seviyeye taşır.

Serkan’a ve Elif’e ne kadar teşekkür etsem azdır. Onlar, farklı bakış açılarıyla diş hekimliğini sadece bir tıbbi alan olmaktan çıkarıp, aslında bir sanat ve çözüm alanı olarak yeniden tanımladılar. Belki de bu hikâyenin en güzel yanı, bir mesleğin içinde barındırdığı derinliği, çok katmanlı düşünmeyi öğrenmemizdi. Her meslek, sadece beceri değil, insan ilişkilerinin de merkezine yerleşen bir anlayışı gerektirir.

Sonuç: Diş Hekimi Bir Sanat Mıdır?

Sonuç olarak, diş hekimliği sadece bir meslek değil, bir bakış açısıdır. Çözüm odaklı, stratejik bir yaklaşım mı? Yoksa empatik, ilişkisel bir anlayış mı? Aslında her ikisi de gereklidir. Bir meslek, bu iki yaklaşımı birleştirdiğinde daha başarılı olabilir. Serkan’ın ve Elif’in hikâyesi, bu iki bakış açısının nasıl birbirini tamamlayabileceğini ve bir arada çalışabileceğini bize gösterdi. Hem teknik hem de insan odaklı bir yaklaşım, diş hekimliğini en verimli şekilde kullanmak için ideal bir yoldur.