El alem bitişik mi ?

Melis

Yeni Üye
El Alem Bitişik mi? Bir Dil Çıkarmanın Derinliklerine Yolculuk

"El alem ne der?" sorusu, Türk kültürünün olmazsa olmazlarından biridir. Bir de bununla birlikte gelen "Bitişik mi?" sorusu var ki, işte bu tam bir dil dökme mesele! “El alem bitişik mi?” cümlesi de tam burada devreye giriyor ve dilimize yerleşmiş olan bir tabir olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu cümlenin anlamını sadece dilsel bir perspektiften değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve hatta psikolojik açıdan ele almak gerekiyor. Hadi gelin, bu sorunun cevabına biraz eğlenceli ve yaratıcı bir bakış atalım, hem de mizah dolu bir yolculukla!

El Alem: Bir Toplumlar Arası İletişim Protokolü

"El alem ne der?" cümlesi, aslında bir tür sosyal denetim aracıdır. Ne zaman başkalarının düşünceleriyle karşılaşmaya başlasak, biraz da kendi davranışlarımızın, hareketlerimizin onayını ararız. Bu, “el alem” meselesinin toplumsal bir yanıdır. Çünkü bir şeyin “bitişik” olup olmaması, tam da toplumsal normlara ve bu normların günlük yaşamda nasıl yankı bulduğuna göre şekillenir.

Şimdi bir erkek ve bir kadın örneği üzerinden bu “el alem” meselesine bakalım. Erkeklerin çoğu, bu soruya genellikle “Evet, el alem bitişik!” şeklinde yaklaşır. Çünkü erkekler, genellikle işlerin stratejik ve çözüm odaklı çözülmesini isterler. “Bitişik olması, durumun çözümüne katkı sağlar” diye düşünürler. Yani, "Bitişik mi?" sorusu onlar için bir tür, "Küçük bir problem değil, hemen hallederiz!" yaklaşımının simgesidir. Bitişik olması, işi kolaylaştırır, diye düşünürler.

Kadınlar ve El Alem: Empatik Yaklaşım ve Sosyal Bağlantılar

Kadınlar ise “el alem” kavramına biraz daha empatik ve ilişki odaklı yaklaşabilirler. Her ne kadar kültürel anlamda çok fazla genelgeçer klişe olsa da, kadınların toplumda başkalarının bakış açılarına verdiği değer göz ardı edilemez. “El alem bitişik mi?” sorusunun alt metninde, genellikle diğerlerinin duyguları, sosyal bağlantılar ve ilişkinin kalitesi yer alır. Kadınlar, bu soruyu sormaktan daha çok, "Bitişik olmasaydı, ne olurdu?" sorusunu sorabilirler. Çünkü onların gözünde, bazen mesafeler duygusal güvenliğin ve iletişimin sağlanabilmesi için çok önemlidir.

Mesela bir kadın, bir sosyal etkinlikte ya da kalabalık bir ortamda "el alem"in bir olay hakkında ne düşündüğünü daha fazla önemseyebilir. Çünkü kadınlar, sosyal bağlantıları güçlendirme ve başkalarıyla empatik ilişkiler kurma konusunda daha duyarlı olabilirler. Bu, tamamen kadınların “el aleme” olan bakış açılarından kaynaklanan bir yaklaşım farklılığıdır. Yani, sadece bitişik olmak değil, duygusal mesafeyi anlamak ve buna göre hareket etmek de önemli bir unsurdur.

El Alem Bitişik mi? Yalnızca Dil mi, Yoksa Bir Sosyal Anlam mı?

Burada bir soru daha karşımıza çıkıyor: "El alem bitişik mi?" cümlesi, dilin sadece bir parçası mıdır, yoksa toplumsal normların ve sosyal baskıların bir sonucu mudur? Çoğu zaman dil, toplumsal yapıları yansıtan bir aynadır. Bu cümle de, elbette ki, sadece bir dil kalıbı değil, aynı zamanda bir sosyal “duruş”un ifadesidir. "Bitişik mi?" sorusuyla kastedilen şey, hem fiziksel bir yakınlık hem de duygusal bir mesafedir.

Çoğu insanın toplumsal yapılar karşısındaki davranışları, çoğunlukla "el alem ne der" düşüncesiyle şekillenir. Birçok kişi için bu soru, görünüşte basit bir dil kullanımı olsa da, altındaki derin sosyal bağları ve ilişki yönetimi biçimlerini gözler önüne serer. Kimi zaman, toplumsal baskılar yüzünden “bitişik olmak” zorunluluk haline gelir, kimisi için ise rahatlık ve samimiyet anlamına gelir.

El Alem Bitişik mi? O zaman, Gerçekten Kim Kimdir?

Evet, "el alem bitişik mi?" sorusu, sadece bir dil meselesi değil, aynı zamanda sosyal kimlikler, statüler ve beklentilerin bir ölçüsüdür. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen farklı bireylerin bu soruya verdikleri yanıtlar, çok farklı sosyal kimlikleri, sınıfları ve yaşam tarzlarını yansıtır. Her birey, kendi kültürel değerleri ve toplumsal sınıfı çerçevesinde bu soruyu farklı şekilde yanıtlar.

Bir örnek üzerinden bunu açıklayalım. Üst sınıf bir aile, “bitişik” olmayı sosyo-kültürel bir norm olarak görürken, daha mütevazı bir yaşam süren bireyler için "mesafe" önemlidir. Sadece sınıf farkları değil, ırk ve etnik kimlikler de bu soruyu farklı bir bakış açısıyla ele alabilir. Bazı kültürlerde, daha yakın temaslar samimiyetin, bazı toplumlarda ise daha geniş mesafeler, nezaketin bir göstergesidir. Bu da bize, "bitişik mi" sorusunun sadece bir dil sorusu olmadığını, aynı zamanda kültürlerin, toplumsal yapıların ve bireysel kimliklerin bir yansıması olduğunu gösterir.

Sonuç: El Alem Bitişik mi? Sorusu Üzerine Düşünceler

Sonuç olarak, “El alem bitişik mi?” sorusu, dilsel bir mesele olmanın çok ötesinde bir toplumsal ve psikolojik anlam taşır. Hem erkeklerin çözüm odaklı, stratejik bakış açıları hem de kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımları, bu soruya verilen yanıtlarda belirleyici rol oynamaktadır. Toplumlar, sınıflar, kültürel değerler ve kişisel kimlikler de bu soruya farklı açılardan yaklaşmamıza sebep olur.

Bu soruyu bir yaşam tarzı ve ilişkiler meselesi olarak görmek, toplumsal normların bizi nasıl şekillendirdiğini anlamamıza yardımcı olur. Belki de en önemli soru şudur: "Bitişik olmayı mi, mesafeyi mi daha çok arıyoruz?"

Tartışmaya Açık Sorular:

1. “El alem bitişik mi?” sorusu, toplumsal normların etkisiyle şekillenir mi, yoksa tamamen kişisel tercihlere mi dayanır?

2. Erkeklerin ve kadınların bu tür toplumsal baskılarla başa çıkma şekilleri arasında belirgin farklar var mı?

3. Farklı sınıf ve kültürlerden gelen insanlar için, fiziksel mesafe ve samimiyet anlayışı nasıl değişir?